Covid-19

Bu eserde kişilerden yaşadıkları olayları, duygularını, başlarından geçenleri mutlaka kendi el yazıları ile yazıp bana vermelerini ya da posta yoluyla göndermelerini istedim. Gönderilen her notun bizzat o kişi tarafından yazılmış olmasına özen gösterdim. Gönderdikleri kâğıt parçalarıyla birlikte parmak izlerinin hatta belki de vücut dokularının eserde yer almasını istedim. Bu notları kâh renkli kağıtlara yazdılar, kâh maskelere, kâh kullanılmamış seyahat biletlerine, ya da iptal edilmiş düğün davetiyelerine… Yani pandemi döneminin simgesi olabilecek pek çok değişik materyale yazdılar ya da çizdiler...

Covid-19 dönemde bir doktor olarak çalışmış olmam, sağlık personeli ve kendi hastalarımın da notlarının eserimde yer alması benim için büyük bir önem taşıyor.

İki eşit boyutlu tuval arasındaki boşluk Covid-19 pandemisi ile hayatımıza giren “MESAFE”yi simgeliyor. Dostlarımıza ve var oluşumuzun özüne sızan soğuk uzaklıklar bizi hem birbirimizden uzak hem de iki dünya arasında sıkışmış bıraktı. Ölümle dans ederken, yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgiyi sürekli hissettik.

Sevdiklerimizle olan her temasımız bizi korkuttu ve her sözümüz, hayati bir öneme büründü. Bu süreç, sevginin, yaşamın ve özlemin derin anlamlarını keşfetmemize olanak tanıdı.

Bu eser, pandemi dönemine ait derin izler taşıyan bir mozaik; acı ve mutluluk, öfke ve umut bir arada. Eserin çevresi, pandemi günlerini yaşayanların tanıklıklarıyla çevrili; her not, yaşanmışlıkların ve duyguların bir yansıması.

Merkezinde, hayatın ve sevginin özü olan kalp bulunuyor. Bu kalbin yanında yer alan daire, gözle görünmeyen tehdidi, virüsü temsil ediyor. Bu tehdidi çevreleyen beyaz çember, Covid-19’un bizden kopardığı, soluksuz kalarak ve bir şey söyleyemeden aramızdan ayrılanlar.